16 Ağustos 2013 Cuma

Saklı Kitap

   
                           


      "Çocukluğumdan beri severim kitap fuarlarını gezmeyi, sıra sıra raflara dizilmiş kitaplar arasında kendimi,  küçük bir tavşan deliğinden Alice Harikalar Diyarı'na yuvarlanmış gibi hissederim. Tüm nefesimle içime çektiğim kitap kokusu, bir fırının önünden geçerken esen taze ekmek kokusu gibidir. Sıcacık, çocuksu, mütevazi ve doyurucu. Kitap/Ekmek... Kelimeler yan yana dizilir de birbirine karışıverir beynimin içinde. Ben bir rüya aleminde gibi gezerim kitaplar arasında.


       Bu yıl 32.'si düzenlenen Beyazıt Kitap Fuarı'ndan aldığım bir kitaptı "Saklı Kitap". Siret-i Meryem'i okumuştum, Can Parçası Fatıma'yı. Sibel Eraslan bir modern zaman Şehrazatı, elinizde ki kitabı bitirmeden uyuyamıyorsunuz. En azından bende öyle oluyor. Son kitabın çıktığını duyunca ne zamandır almayı düşünüyordum, vakt-i zamanı böyle imiş diyerek istedim stantta duran gencecik hanımdan. Belli ki öğrenciydi. Kitap fuarından aldığım kitapların sanki ayrı bir hikayesi, güzel hatıraları olur, bende ki hurafede bu işte.



     "Kadınlar unutmak için keserler saçlarını" cümlesi vurmuştu ilk kapakta beni. Sonra her kitapta yaptığım gibi basım tarihinden editörüne, yazarın hayat hikayesinin nihayetine kadar didik didik okudum ilk iki sayfayı. Ahirinde hikayesi başladı kahramanının dilinden. Nasıl geçti ki zaman, ben neredeydim anlayamadan gelivermişim son sayfaya. İlk ışıkları ile başlayıp güneşin kuşluğa ulaştığı zaman vakit, bitmişti, bitmesin istemiştim okurken ama fani dünyada her şey fani idi. Srry, Mcd, Shrysf, Yemliha, Mekselina,..., Kıtmir. Tüm hikayeler o an yaşanıyordu ben kitabı okurken. Hüzün hep asılıydı her sayfanın sağ alt köşesinde bazen ilaveten tebessüm ile. "Hakikat ; ayrılıkmış, hasretten başka bir şey yokmuş dünyada." sözü ne kadar da yakındı her birimize, ta ki vuslat anına kadar. Ne kadar gerçektiler tüm kahramanlar ve bir o kadar da hikaye.




     İtiraf ediyorum ki ağladım, engel olamadım gözyaşlarıma, yıllar öncesine götürdü beni içimde saklı olan kitap. Bir terörist gibi üniversite çıkışına kadar telsizli güvenlik görevlisi takibini, Ortaköyde güzel güneşli bir günde "Ülkeyi siz mi kurtaracaksınız böyle" diye arkamızdan bağıranlara susmaktan başka çare bulamadığımız günleri, en çok ta "Buraya Böyle Giremezsiniz" diyerek yüzüme kapatılan tüm kapıları hatırladım. Ve şükrettim burukluğuna rağmen katedilen yollara, güzel günlere olan inancımıza. Baharın ilk kelebeğine, ilk papatyasına, Kıtmir'in ne sadık bir dost oluşuna.




     "Allah, çok iyiydi! Belki çocukçaydı bu düşüncem ama bu sureyi dinlerken tüm kalbimle hissettiğim tam olarak buydu: Allah insanları ve çocukları çok seviyordu, seviyordu ki onlara dost bir köpeği, kıssanın başkahramanlarından biri olarak zikrediyordu..."




Not: Filmini izlemek geçti içimden bu kitabın, okurken sessizce..."




-   Ne güzel bir kitaptı, her güzel şey gibi çabuk bitti. En kısa sürede biten kitabım oldu "Saklı Kitap" . Çok beğendim ve okur okumaz duygularımı kağıda döktüm.Bu  kitaptan burada da bahsedilmeli idi, burası çok kıymetli benim için, kıymet verdiklerimi paylaşıyorum bu sebeple.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...