2 Haziran 2017 Cuma

Cennetin Çocukları




Açılış Sahnesi :

     Bir ayakkabı tamircisi ,  bir çift kurdelalı pembe ayakkabıyı tamir ediyor. Bir erkek çocuk tamirciye teşekkür ederek ayakkabıların ücretini ödüyor ve koşarak oradan ayrılıyor. Bir manava uğruyor,ayakkabı poşetini meyve kasalarının arasına koyuyor ve patates seçmeye başlıyor. Manavın ücretini ödeyip oradan ayrılacakken ayakkabı poşetinin yerinde olmadığını fark ediyor. Kaybolan bu pembe ayakkabılar bizi iki küçük kardeşin tertemiz hikayesine davet ediyor. Ali ve Zehra'nın...




     Pembe ayakkabıların yolculuğu bu çocukların yolculuğuna dönüşüyor.Hayatın zorlukları ile mücadele eden bir ailenin yaşları küçük ruhları çoktan büyümüş iki çocuğu onlar. Bu filmle biz Ali ve Zehra'nın küçük dünyalarına misafir oluyoruz.

     Bu pembe ayakkabılardan başka ayakkabısı olmayan küçük Zehra'nın hüznü, Ali'nin suçluluk duygusuyla iyice ağırlaşan omuzları... Hayat bu iki küçük yürek için ne kadar zor, yoksulluk ise ne kadar derin olabilir?
     ,Masum, sıcacık, huzur dolu bir hikaye en çokta "Gerçek"...

19 Mayıs 2017 Cuma

Elly Hakkında




'Besser ein ende mit schrecken als ein schrecken ohne ende'

'Acı bir son, sonsuz bir acıdan daha iyidir.'

        Aslında film yukarıdaki bu cümleyi bir hikayeye dönüştürmüş ve bize anlatmak istiyor gibi.
     Eğlenceli bir tatil yolculuğu ile açılıyor sahne, mutlu çiftler ve çocuklar , güzel bir arkadaşlık hikayesi anlatacak bize diye beklerken olaylar hiçte öyle gelişmiyor.
      Filmin karakterleri günlük hayatta karşılaşabileceğimiz sıradan insanlar.Bu sıradan insanlar bir belirsizlik durumu ile karşı karşıya kalıyorlar. Ve belirsizliğin her şeyi bir anda nasıl da değiştirebileceğini tüm gerçekliği ile gösteriyor film. Karakterlerin bu durum sonrası değişimleri, birbirini suçlama ve kavga sahneleri ile çok iyi yansıtılmış.
     
       Hayatın iki büyük dersini izliyoruz bu filmde;
  1. İnsanın gerçek karakteri her şey yolundayken değil bir belirsizlik durumunda ortaya çıkıyor.
  2. Aslında  tanıdığımızı sandığımız hiç kimseyi tam olarak tanıyamıyoruz.
Ve bence film "insanın önce kendi menfaatini düşündüğü" gerçeği ile son buluyor.



13 Mayıs 2017 Cumartesi

Bir Ayrılık


      Kim haklı ,kim haksız? Doğru ve yanlış hangisi?.. ve benzeri birçok sorunun cevabını bulamıyoruz yine bir Asghar Farhadi filminde. Aslında bu sorular için bir cevapta aramıyoruz çünkü her karakter kendi açısından haklı ve diğerinin bakış açısı ile ise tamamen haksız.
     Kocaman bir belirsizlik beliriyor hikayede aniden. Ve biz bu belirsizlik karşısında hikayedeki tüm karakterlerin değişimini ve  asıllarının ortaya çıkışını seyrediyoruz.
      Filmde İran'da kadınların konumu, sınıf mücadelesi ve benzeri birçok sosyolojik ve politik eleştiriler mevcut. Örneğin Raziye'nin evinin Nadir'in evine çok uzak olması ile sınıf farklılığına derin bir gönderme yapılıyor. Yine Raziye'nin Alzheimer hastası babayı yıkayabilmek için fetva istemesi. Eşinin izin vermeyeceğini bildiği için çalıştığını eşinden gizlemesi özellikle alt gelir sınıfı kadınları üzerindeki baskıyı anlatıyor. Fakat tüm sosyo-politik  koşullardan ve modernleşme yorumlarından bağımsız olarak benim filmi izlerken baştan sona hissettiğim derin bir "vicdan muhasebesi".
       Prensiplerinden asla taviz vermeyen inatçı bir adamın, evladı için daha iyisini isteyen bir annenin, borç içindeki eşine destek olmak isteyen bir kadının kendi açılarından haklı kavgaları hikayeyi bir drama dönüştürüyor. Bu dramın ortasına ise anne ve babası arasında seçim yapmak zorunda kalan 11 yaşındaki Termeh bırakılıyor. Termeh ile birlikte sanki bizde bir seçim yapmak zorunda bırakılıyoruz. Ve kimi seçersek seçelim bu vicdan muhasebesinde , vicdanımız hiç rahatlamıyor.




20 Nisan 2017 Perşembe

Allah Yakındır




        Tertemiz kocaman bir yüreği var Rıza'nın. Bu dünya için fazla hassas kalbinin, zamanın bir diliminde fena incineceğini hissederek izliyorsunuz filmi.
        Rıza motorsiklet taksiciliği yapmaktadır. Taşıdığı insanlardan biri olan köyün yeni muallimine aşık olur. Kendi büyük aklı küçük kalan Rıza'yı bu aşk pişirecek, olgunlaştıracaktır.
        Öğretmenin medresede ilk dersi Ab'dır. Aslında Ab-ı hayat dersini alır Rıza da bu aşkla. Bir damla su ister aşk ile yanan gönlüne, Allah ise ona yağmur yağdırır.
                                       
                           

 Önce bir maşukta tecelli eden aşk onu İlahi olana götürür. Rıza'nın yolculuğu meczup iken Mecnun'a, Leyla'dan Mevla'ya süren kadim bir yolculuktur.
         
                            

Rıza :  Yüreğim kanıyor ama heyhat bu yaraya bir derman yok"
Muallim Hanım : Hafız'ın şiiri
Rıza : Hayır Seyid Yahya'nın. Her üzüldüğünde bu şiiri okuyor.
Muallim Hanım : Ben de her üzüldüğümde bir şiir okurum. 
"Ey aşk ! Ateştir senin nesebin…
Niteliğin dumandır kaynağın ise rüzgar
Su tufana dönüştü toprak da küle
Senin kokunla ateş rüzgara karıştı
Şirin’siz her saray bisütûn gibi viranedir
Ferhat’sız her dağ bir saman çöpüdür rüzgarda
Yedi nesil öteye tüm atalarımız gâmdı
Bize miras kalan hep sonsuz keder oldu
Rüzgar esince toprağımızdan senin kokun geliyor

Sadece Sen kalacaksın;
Biz hepimiz gidince…"
                                            Hafız-ı Şirazi
....................................................................

Rıza : Henüz, bu şifa ile o ayrılık arkasındaki hikmeti anlamış değilim. Sanki bunlar bir rüyaydı.
Seyyid Yahya : Allah’ın her işinde hikmet vardır. Bizim için ne takdir etmişse, ona razı olmalıyız.
....................................................................

Seyyid Yahya : Nereye gidiyorsun, Rıza? Tamamen hazırlanmışsın.
Rıza : Leyla’nın peşinden gidiyorum, Seyyid Yahya. Leyla’yı arıyorum.
Seyyid Yahya : Leyla dün kendi ayağıyla sana gelmişti, sen gitmesine izin verdin.
Rıza : Başka bir Leyla’yı arıyorum. Kimsenin benden alıp-götüremeyeceği. İstediğim zaman, kendisiyle konuşabileceğim, bize her şeyden daha yakın olanın.. Eğer aşık olursan, başka kimseye muhtaç olmayacağın (O Leyla’nın)..
Seyyid Yahya : Allah her yerde hazırdır. Nerede kendini O’na daha yakın hissediyorsan, ona bakmalısın. Bir yetimle ilgilenince, ya da bir evsize barınak sağladığında, veya bir hasta ziyaretinde, ya da bir kırık kalbe merhem olurken..
Rıza  : İkisini birden sevemem. İnsan nasıl olur da Leyla’sız yaşar?
Seyyid Yahya : Herkes Leyla’yı arıyor. Fakat, bazıları hata ediyor. Sadece Allah biliyor.

.......................................................................

Film Hakkında Bilgi
Yönetmen : Ali Vazirian
Yapım Yılı : 2006
Oyuncular : Elnaz Shakerdust ,  Saeed nikpour ,  Safar Roohi ,  Ellahe bavand ,  Babak Hamidian

30 Aralık 2015 Çarşamba

Küflü Bir Bıçak Yarası

        


     İnsanlar hüsrandadır , yalnız iman edip salih amel işleyenler, birbirlerine Hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesna .
     Yaşamak ağır bazen, sırtında küflü bir bıçak yarası , kabuk bağlasa da izi kalır gayrı . Bir yara birçok okumalardan tesirlidir çoğu zaman . Madem ki yaralanmana da izin veren O, der ki Mevla, " İnsandır güvenme , aldanma yârân  göründüğüne , aldatılırsın işte böyle , ne kuzu postlarına sığınır kurtlar bilmezsin sen , nasıl süslü kelamlarla kandırır , nasıl mert gözükür  nice namert bilmezsin, acizsin sen, yol gözlerken sen yolu bana düşsün diye , kimlerin yolunu aşındırır nice vefasız , sezmezsin zayıfsın sen. Gel sen yalnız bana güven , bana kul ol ki ben sana vefalı bir Efendi olayım , yalnız benden yardım dile ve yalnız bana güven ,benden gayrı sırtını dayandığın her dağ ile imtihan ederim seni, zordur sınanmak , acıdır hakikati görmek , için yanar ama insandır , zalimdir , görürsün , gösteririm sana. Gördükten sonra hüzne düşme emi. Allah kuluna zulmetmez çünkü , hakikati gösterir ki aldananlardan olmasın daha. Üzülme!  Bir gölgelenme bu ömür. Niceleri geldi, niceleri geçti şu ağacın altından . Asıl gideceğin vatan mühim , üzüleceksen , endişeleneceksen ona üzül. İnananlara hakiki hüzün yoktur, her hüzün de bir sevince çıkar,  bil ey garip kul. Bir kalbi mahzun eden üzülsün gayri, o dertlensin haline. Yalana, riyâya bulaşanlar üzülsün . Benim dinim samimiyettir. Bizi aldatan bizden değildir ."

Allahu alem, Elhamdulillah .....



"Lâilâhe illâ Ente subhâneke innî kuntu minezzâlimîn"
 
"Senden başka ilah yoktur.Seni her türlü noksanlıktan tenzih ederim.Gerçekten ben kendine zulmedenlerden oldum"
 



*Görsel: http://www.biosciencia.com/ sitesinden

29 Aralık 2015 Salı

Kırık Gramofon

                             
                           




     Arnavut kaldırımlı dar sokakta ağır adımlarla ilerliyordu, sicim gibi yağan yağmura aldırmadan. Kendini korumaktan aciz şemsiyesini, adeta ıslanmak için taşıyordu. Her yer kuru da o ve şemsiyesi ıslaktı sanki. "Ne garip bir gün" diye söylendi kendi kendine. Hem yağmura "rahmet yağıyor " derdi babannem diye düşündü." Gerçi bu yağmura nasıl rahmet demeli bilmem, bu Ağustos sıcağında, biraz olsa serinletir belki diye düşündüğümüz yağmur bile serinletmiyor artık bizi. Düştüğü yeri yakıp kavuruyor, kurutuyor adeta."  Bu düşüncelerle ilerlemeye devam etti.  Yürüdü, yürüdü , ne kadar yürüdüğünü bilmeden gücü yettiğince yürüdü. Bir ara :
-Eskiciiiii,eskiler alıyoooooooooor...
 narası ile tahta arabasını çeke çeke ilerleyen eskicinin sesi ile kendine geldi. 

26 Kasım 2014 Çarşamba

Pertev Bey'in Üç Kızı / İki Kızı ve Torunları



     Bu kitabı okurken yakın tarihin tüm acıları şiddetli bir tokat gibi çarpıyor yüzünüze. Henüz Abdülhamit'in devrilmesinin, koskoca imparatorluğun ölümcül hastalığının ve hüzünlü sonunun sızısı geçmemişken kalbinizden, kara günlerin, darbelerin sarsıcı tokatını hissediyorsunuz müthiş bir sarsıntıyla. Her bir darbe, bir padişahı, bir başbakanı, bir hükümeti devirmiyor,  o nesli bir kezzap misali eritiyor adeta, buna acı bir tanıklıkla okuyorsunuz her bir cümleyi. Evet, maalesef  tek yapabildiğiniz hüzünlü bir tanıklık sadece. Ecdadın geçtiği bu çetin yollardan tekrar geçmeyelim diye, tarih artık hüzünleri tekerrür etmesin diye okunmalı bu kitap. Müfredattaki kronolojik tarihle yetinmeyelim, o tarihin içindeki insanların ruhlarına da dokunabilelim, acılarına hiç olmazsa hissi bir tanıklık edebilelim diye bir de Münevver Ayaşlı'dan dinlemek lazım bu hikayeyi.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...